İyi çocuğa ne oldu?

-
Aa
+
a
a
a

15 Kasım 2005Güler Kömürcü

10 gün aradan sonra yine kavuştuk, Washington'da, okyanus ötesinden vatanımı izleyip-tatil yaptım ve döndüm işte. 2 gündür aklımda hep aynı soru var ey özlenen okur; meşhur 'kral çıplak' hikayesini hatırlayın, terzileri, krala sanal bir kıyafet dikmiş, halk kralın çıplak olduğunu görür ama korkudan söyleyemez, terziler de yaptıkları oyunları kimsenin bozamayacağını, halkın korkak olduğunu bilirler, derken, hesap edilmeyen bir şey olur, bir çocuk çıkıp- kral çıplak diye gerçeği bağırınca... Sonrası malum, halka, krala ve terzilere ne olduğunu biliyorsunuz. Peki hikayenin asıl karakteri 'iyi çocuğa' ne olur? Hiç biriniz bilmiyorsunuz değil mi çocuğun akıbetini, hiç biriniz hikayeyi anlatır iken çocuğun başarısına alkış tutmazsınız, çocuk unutuldu gitti işte. Ve şimdi hepiniz yine 'unutulmayı göze alacak bir iyi çocuk bekliyorsunuz' değil mi? Bu giriş, şimdi okuyacaklarınızın genel çerçevesiydi, evet, bakalım vatanda neler oluyor?

Şemdinli ana konumuz. Jandarma mensuplarının, PKK itirafçısı bir kitapçıya el bombası attıkları, sonra el bombasını attığı iddia edilenlerin arabası halk tarafından tahrip edilirken, bagaj kapısının açılıp, bagajdan çıkanlar ardından da Diyarbakır, Şemdinli başta Güneydoğumuz'da 'konfederasyon' bayraklarının açıldığı, malum kaynaklardan destekli, bölücü-etnik zeminde kaygı verici gerginlikleri körükleyen eylemlerin başladığını görüyoruz. Fotoğrafın büyük tarafına bakalım bir de; Barzani Washington'da 'Kürdistan başkanı' olarak kabul edildi, ABD Irak'ta partnerini seçti, Aralık 15'te Irak'ta son taş atılacak ve 2006'da 'bağımsız (birilerine göre) Güney Kürdistan'a son şekil verilmiş olacak, Suriye'nin kuzeyi ve Türkiye'nin güneyi de bu gelişmelerden bir şekliyle (!) kaçınılmaz olarak etkilenecek, işte 'Şemdinli'de olanlarda bu etkilenmenin ön dalgalarıdır, hepsi bu ey okur. Haberler arasında 'en inanılmaz olanı' da 'bu büyük fotoğrafın' asıl mesajının kamuoyundan gizlenmesi amaçlı gündemdeki 'büyük Kürdistan' planlarının tartışmasının engellenmesini sağlayacak- üstüne örtecek bir Susurluk çağrışımının medyaya pas edilmiş olması. Konuştuğum uzmanlar der ki; 'BUGÜN, Güneydoğu'da, PKK'yla mücadelede 'önleyici savaş' için yetkilendirilen bir 'ÖZEL HARP BİRİMİ' mevcut değil-YOK. Birileri neden ısrarla 'resmi bir özel birim var-mış gibi' göstermeye çalışıyor? Yoksa manipülasyona açık bir grup, hiçbir kurumsal kimliğe bağlı olmaksızın kendi kendine durumdan vazife mi çıkarmaya çalışıyor dersiniz? Peki Güneydoğumuz'da 'değişik kartvizitlerle' görev yapan kaç yabancı istihbaratçı var biliyor musunuz acaba? (Eski İçişleri Bakanı Tantan'a göre 3 bin yabancı ajan görev yapıyor.) Bir uzman görüşü, Mahir Kaynak'tan diyor ki; 'Basit bir zabıta olayıyla karşı karşıya değiliz. Bölgedeki siyasal gelişmelerle ilgili ve oradaki egemenliği etkiyecek sonuçlar doğabilecektir. İlk aşamada bölgedeki siyasi güç şekillenmiş şimdi askeri gücün tasfiyesine çalışılmaktadır. Olayın seyri doğal sayılamaz ve ele geçen deliller önceden hazırlanmış olduğu izlenimini yaratmaktadır. Bir operasyona aleyhte kullanılabilecek bir sürü dokümanla birlikte gitmek anlaşılamaz ve bu durum operasyonu düzenleyenlerin, kullanılan kişilerin bağlı olduğu yerden farklı bir adreste olduğu anlamına gelir. TSK'yı suçlayacak bir sonuç operasyonu yapanların başarılı olduğu anlamına gelir.' Ve diğer uzmanlara göre, bu masa başı hazırlanmış manipülasyonlarla bir önemli 'itibar operasyonu-nokta atışı da' yapıldı, şöyle ki; Şemdinli tartışmalarında, önümüzdeki dönem 'Genelkurmay Başkanımız' olması beklenen, 'şahin-milli duruşuyla birilerini çok rahatsız eden Kara Kuvvetleri Komutanımız Orgeneral Büyükanıt'ın adı yıpratılmak istenmiştir. Bana ulaşan iddialar o ki, bazı mekanizmalar (onlar kim bilmiyoruz elbette) Orgeneral Büyükanıt'ın bundan sonraki Genelkurmay Başkanımız olmasını, kendi 'bölgesel ve de Ortadoğu planları' önünde engel görmektedirler. Ve her nedense konunun öznesi Astsubay Ali Kaya'nın kendi ağızından yaptığı açıklamaları dinlemek-araştırmak gereği duyulmamaktadır. İlginç bir varsayım daha, dün konuştuğum çok sayıda ilgili isim arasından birisi 'peki bu birkaç ay içinde, mesela sağlık gerekçesiyle Sayın Başkan H.Ö. istifa ederse ne olur' diye sordu. H.Ö. kim, anlamadım. Ne garip bir kurgu değil mi? (Bu arada Washington'dan gelirken bir-iki kitap aldım, birisi Clinton ve Bush'un danışmanlığını yapan Richard Clarke'ın 'Akrebin Kapıları', Clark diyor ki; bazı zamanlarda gerçekleri ancak kurgu ile anlatabilirsiniz, kurgusu da yakında Ortadoğu ve Arap yarımadasında birkaç ülkenin birleşimiyle kurulacak bir İslam Cumhuriyeti hakkında, adı; İSLAMYA, bir dahaki yazımda aktaracağım.) Kısacası, konuştuğum uzmanlara göre Şemdinli provokasyonu Güneydoğu Anadolu ve K.Irak ile Ortadoğu planları adına bir dönüm noktasıdır. Ve asıl soru, bugün itibarıyla Şemdinli operasyonunun bundan sonraki aşamalarında bizi neler beklemektedir, hesaplamaya başlayınız ey değerli okur. Unutmadan, bağıran çocuk siz olur musunuz?

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=14293,10,5